Deniz Sigortacılığında Dünyada Öne Çıkma Hedefi

Türk P&I Sigorta'nın Genel Müdürü Ufuk Teker, 2025 yılı için şirketin hedeflerinin sadece finansal büyümeye odaklanmadığını vurguladı. Teker, bu yılın aynı zamanda kurumsal bir dönüşüm ve uluslararası stratejilerin geliştirilmesi için önemli bir dönem olacağını belirtti.

Küresel deniz ticaretinin mevcut dönemde savaşlar, jeopolitik gerilimler ve artan güvenlik tehditleri nedeni ile büyük bir dönüşüm sürecinden geçtiği gözlemleniyor. Deniz sigortacılığı ise bu dönüşümün tam ortasında yer almakta. Türk P&I Sigorta, genişleyen uluslararası satış ağı, üretim yapısının büyük kısmını yurt dışından sağlaması ve İstanbul Finans Merkezi’ndeki konumu ile Türkiye’nin deniz sigortacılığında global bir merkez olma hedefini daha da belirgin hale getiriyor. Sigorta Medya Genel Yayın Yönetmeni Can Kantar tarafından ağırlanan Türk P&I Sigorta Genel Müdürü Ufuk Teker, artan jeopolitik belirsizliklerin sivil deniz taşımacılığı ve sigortacılık üzerinde yarattığı etkileri, Türk P&I’ın uluslararası büyüme stratejisini ve geleceğe dair vizyonunu detaylı bir şekilde ele aldı. Teker, şirketin büyüme performansını değerlendirerek, üretimlerinin yaklaşık yüzde 65’inin yurtdışındaki müşterilerden kaynaklandığını aktardı. Ayrıca, 2025 yılı için 75 milyon dolarlık prim üretimi hedefini belirttiğini, kısa vadede ise 100 milyon dolarlık bir üretim seviyesine ulaşmayı planladıklarını ifade etti. Teker, mevcut durumda 17-18 ülkede aktif olarak ürün sunduklarını ve uluslararası satış ağının sürekli genişlediğini de vurguladı.

Dünya Deniz Sigortacılığında Belirsizliğin Rolü

Dünya Deniz Sigortacıları Birliği (IUMI) toplantılarını düzenli olarak takip eden Ufuk Teker, küresel deniz sigortacılığı alanında belirsizliğin en önemli gündem maddesi haline geldiğini belirtti. Özellikle jeopolitik risklerin artmasının, sektördeki hasar frekanslarını önemli ölçüde artırdığını ifade etti. Belirsizlik artık sektörü etkileyen "yeni normal" bir durum olarak kabul edilmekte. Bu gelişmeler, sigorta şirketlerinin risk yönetim yaklaşımlarını ve fiyatlandırma stratejilerini doğrudan etkilemekte. Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada birçok farklı risk unsuru ile karşılaşıldığını vurgulayan Teker, savaşların yanı sıra uygulanan ambargoların da denizcilik ve sigortacılık alanındaki riskleri artırdığını ifade etti. Cumhuriyet’in kurulduğundan beri Türkiye’nin en önemli uluslararası unsurlarından biri olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin önemine değinen Teker, bu sözleşmenin Türk Boğazları’nın güvenliğinin yanı sıra Karadeniz’de uzun bir süre barış ve istikrar ortamını sağladığını belirtti. Savaş gemilerine getirlen tonaj ve geçiş kısıtlamalarının ise Karadeniz’in “barış gölü” olmasında etkili olduğunu hatırlattı ve bu dengenin korunmasının kamuoyunda ve devlet nezdinde büyük bir öneme sahip olduğunu ifade etti.

Sivil deniz taşımacılığının küresel ekonomi üzerindeki kritik etkilerini ele alan sektör uzmanı Teker, denizciliğin durması durumunda dünyanın ciddi sorunlarla karşılaşacağını belirtti. Teker, bu durumun açlık ve soğuk gibi tehditleri beraberinde getireceğini ifade etti. Özellikle petrol, kömür, buğday, gübre ve konteyner gibi temel malzemelerin büyük bir bölümünün deniz yolu ile taşındığına dikkat çekti. Bu bağlamda, modern toplumun deniz ticareti olmadan varlığını sürdüremeyeceğini belirten Teker, sivil denizciliğe yönelik yapılan her tür saldırının dünya dengelerini tehdit ettiğini söyledi. Mevcut durumun, sürdürülebilir olmaktan uzak olduğunu vurguladı.

Deniz Taşımacılığının Ekonomik Önemi

Deniz taşımacılığı, küresel ticarette bel kemiği niteliğindedir. Dünya ticaretinin yaklaşık %90’ı deniz yoluyla gerçekleştirilmektedir. Bu durum, özellikle büyük ölçekli yüklerin taşınmasında maliyet etkinliğinin önemini artırmaktadır. Teker, denizciliğin durması halinde yaşanacak olası senaryoların oldukça korkutucu olduğunu dile getirdi. İnsanlar, temel gıda maddeleri ve enerji ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelebilirken, farklı coğrafyalarda iklim koşulları da bu durumu daha da zorlaştıracaktır. Deniz yollarının kapatılması, üretim süreçlerini kesintiye uğratacak ve bu da ekonomik dalgalanmalara yol açacaktır. Bu nedenle, sivil denizciliğin korunması gerektiğini kaydeden Teker, global düzeyde işbirliğinin önemine vurgu yaptı. Ülkelerin bu konuda daha fazla dayanışma içerisinde olmaları gerektiğini, aksinin dünya barışını tehdit edebileceğini ifade etti.

Denizciliğin Sürdürülebilirliği

Mevcut denizciliğin sürdürülebilir olmadığını belirten Teker, bu durumun hem ticaret hem de sigortacılık açısından önemli sorunları beraberinde getireceğini söyledi. Sözlerine devam ederek, günümüzde modern denizciliğin çeşitli zorluklarla karşı karşıya olduğunu, bunların başında da çevresel faktörlerin geldiğini dile getirdi. Teker, sürdürülebilir deniz taşımacılığının sağlanması için uluslararası standartların dikkate alınması gerektiğini savundu. Deniz taşımacılığında yaşanan çevre kirliliği ve fosil yakıt kullanımı, denizciliğin geleceği açısından önemli tehditler oluşturuyor. Bu nedenle, alternatif enerji kaynaklarına yönelmenin ve çevre dostu uygulamaların devreye sokulmasının şart olduğunu vurguladı. Teker, bu yönüyle denizciliğin geleceğini güvence altına alacak çözümler geliştirilmesini teşvik etti. Sadece güncel sorunların çözülmesi değil, aynı zamanda gelecekte oluşabilecek zorluklara da hazırlıklı olunması gerektiğini söyledi.

İLGİLİ HABERLER